DOĞUM ÇANTASI Sizin için: 2 adet gecelik (pijama değil),iç çamaşırı, terlik, yüz havlusu, çorap, tarak, hasta bezi (eczanelerde bulabilirsiniz), deodorant,diş fırçası ve diş macunu. Bebeğiniz için: Zıbın, başlık, bebek battaniyesi, bebek havlusu, çocuk bezi, biberon ve mama. Kordon kanı alınacaksa,ilgili malzemeyi beraberinizde getirmeyi unutmayın. Ayrıca fotoğraf makinesi ve varsa video kameranız da yanınızda bulunsun. Deneyimli yakınlarınızın önereceği malzemeleri de çantanıza ekleyebilirsiniz. Doğum yapacağınız kliniği daha önceden görün; bu sayede nasıl bir yere gideceğinizin ve nasıl karşılanacağınızın tedirginliğinden kurtulmuş olursunuz. Eğer bu hazırlıklarınız tamamsa, doğum başladığında neler yapacağınızı eşinizle önceden planlayın. Örneğin, doğuma giderken beraberinizde götüreceğiniz kişiyi, hastaneye nasıl ulaşacağınızı, evdeki çocuğunuzu kime bırakacağınızı planlayın. DOĞUMUN RİSKLERİ NELERDİR Günümüzde gebelik ve doğumda anne ölümü nadirse de bebeklerin kaybı görülebilir. Annenin ve bebeğin sağlığı için gebeliğin ilk döneminden başlayarak gebelik kontrollerine gidilmesi, kontrollerin düzenli ve yeterli sayıda olması, doğumun iyi koşullarda yapılması ve yenidoğan bebek bakımının yeterli düzeyde olması gereklidir. Bu şekilde tehlikeler azaltılır, ancak yine de tümüyle ortadan kalkmaz. Anne açısından en önemli riskler; kanama, tansiyon yükselmesi ve mikrop bulaşmasına bağlı iltihaplanmadır. Doğum normal ilerlerken, meydana gelebilecek en ufak bir değişiklik bile ölümle sonuçlanmasa da anne için tehlike oluşturabilir. Bebek için ise en önemli tehlikeler; oksijensiz kalma, erken doğum ve mikrop bulaşmasıdır. NEDEN DİKİŞLİ DOĞUM OLUYOR Bebek anne rahminden dışarıya doğru ilerlerken doğum kanalı başın çıkışı için yeterince gevşemeyebilir. Dokuların yırtılacak kadar gerilmesine yol açan bu durum en çok ilk doğumlarda görülür. Bu gerilme sonucu kendiliğinden oluşacak yırtıklar derin olabilir ve onarılması güçtür. Böyle istenmeyen bir yırtığa neden olmamak için doktorlar dokuyu korumak amacıyla çıkış bölgesini düzenli ve tamiri kolay olacak bir şekilde keserler sonra dikerler. Dikiş iplikleri kendiliğinden erir alınmaları gerekmez. Temiz tutulduğunda kesik yeri bir - iki hafta içinde iyileşir. Doğum ağrısını tamamen ortadan kaldırmak mümkündür.Ancak her tıbbi girişimde olduğu gibi epidural anestezinin de yan etkileri ve riskleri vardır.Epidural anestezinin başlıca amacı doğum ağrılarını tamamen ortadan kaldırmak veya en azından azaltmaktır. Epidural anestezinin kullanımı annenin doğum esnasında aşırı yorulmasını engelleyerek doğum sonrasındaki iyileşme ve toparlanma süresini de kısaltmaktadır. Günümüzde hemen her doğumda kullanılması gereken bu işlem öncesinde işlemi gerçekleştirecek anestezi doktoru ile görüşmekte ve muayene olmakta fayda vardır. Böylece epidural anesteziye engel olabilecek durumları önceden tespit etmek mümkün olabilmektedir. Özellikle hipertansiyon, kalp hastalığı, sara gibi durumlarda epidural anestezi doğum esnasındaki ağrıya bağlı tansiyon değişikliklerini veya krizleri engellemektedir. İSTENMEYEN ETKİLER: Hipotansiyon (tansiyon düşmesi), bulantı, baş dönmesi, nabızda yavaşlama, ısı düşmesi ve titreme, bel kası gevşeme ve iğnenin bazen lif zedelemesiyle geçiçi olan bel ağrısı meydana gelebilir. Bunlar düzeltilebilen, ciddi olmayan yan etkilerdir. Tekniğine uygun yapılan “epidural anestezide” BAŞ AĞRISI beklenen bir durum değildir. DOĞUMUN EVRELERİ DOĞUMUN 1 . EVRESİ Gebelik boyunca kapalı olan rahim ağzının bebeğin doğabilmesi için kasılmaların yardımıyla tam açılmasına (10 cm) kadar geçen süredir. Bu evre doğumun en uzun evresidir (yaklaşık 8-10 saat). Ancak gebe kadının sancılarını fark etmesinden çok önce kasılmalar başladığından ve bazı gebelerin ağrı eşiği yüksek olduğundan, gebe sancısını fark ettiğinde bu evrenin bile sürmesini geçirmiş olur. Bu dönem pasif ve aktif dönem olarak ikiye ayrılır. a.Pasif dönem: Doğumun ve birinci evrenin en uzun süren dönemdir. Bu dönemde ağrılar seyrek ve daha hafiftir. Bu dönem ilk doğumu olan gebelerde daha uzun sürer. Birkaç saatten bir iki güne kadar sürebilir. Bu dönemde eğer başka bir belirti yoksa hastaneye gitmek gereksizdir. b.Aktif dönem: Rahim ağzı yaklaşık 3 cm açıklığa ulaştıktan sonra başlayan dönemdir. Bu dönemi kadın, ağrılarının sıklaşmaya ve şiddetinin artmaya başlamasıyla fark eder. Bu dönemde ağrılar yaklaşık 5 dakikada bir gelmeye başladıktan sonra hastaneye gidilmelidir. Ancak bu dönemde suyun fazla gelmesi, ne olursa olsun kanamanın olması ya da normal olmayan herhangi bir durum fark edildiğinde ağrıların sıklığına bakılmaksızın hemen hastaneye gidilmelidir. Birinci evrenin sonuna doğru yani rahim ağzı 8-9 cm açıldığında sancılarla birlikte gebe kadın ıkınma da hisseder. Eğer doğumu yaptıracak hekim izin verirse kadın ıkınabilir. Vaktinden önce ıkınma doğumu uzatabilir. DOĞUMUN 2.EVRESİ VE IKINMA TEKNİĞİ Rahim ağzının tam açılmasından bebeğin doğumuna kadar geçen süredir. Bu süre yarım ile iki saat arasındadır. Bu dönemde kadının kuvvetle ıkınması süreyi kısaltır. Ikınma, tekniğe uygun olursa etkilidir. Aksi halde sadece annenin yorulmasına neden olur. doğumun bu dönemi annenin aktif olarak doğuma katıldığı bir dönemdir. Ikınma Tekniği: Ikıntılı ağrılarda ağrının en güçlü olduğu sırada gebe kadının derin bir nefes alarak bu havayı dışarı vermeden ağzını kapatarak kuvvetle ıkınır. Ikınırken kalça ve bel “C” pozisyonunda, çeneyi göğse dayayarak tüm gücüyle makatına doğru ıkınarak bebeği iter. Ikınma ağrı boyunca devam etmeli, ağrı geçince ıkınmamalı ve gevşemelidir. Bebeğin başı doğarken gebeye ıkınmaması söylenir, ancak ıkınma hissi devam etmektedir. Ikınmayı önlemek için ağız açılarak kuvvetli bir şekilde kısa nefesler alıp verilir. Bebeğin başı doğduğunda doktor rahat nefes alabilmesi için bebeğin ağzını ve burnunu siler. Bebek başı doğduğunda yüzü yere doğrudur. Omuzların doğabilmesi için başını annenin sağ ya da sol bacağına doğru çevirir. Bu dönüşten sonra doktor bebeğin başından tutup hafifçe çekerek bir omzunu, sonra diğer omzunu çıkarır ve vücudunun doğmasını sağlar. Bebekler normalde doğar doğmaz nefes almaya ve ağlamaya başlarlar. Bebek doğduktan sonra 2-3 cm’lik mesafeden göbek klempi takılır, göbek kesilir ve eğer uygunsa emzirmesi için anneye verilir. Emzirme sırasında salgılanan hormonlar nedeniyle plasentanın ayrılması da sağlanabilir. Bebeğe ve anneye kimlik tesbiti için kol bantları takılır, bebeğin ayak izi alınır. Bu esnada annelerde üşüme ve titreme olabilir, bu durum normaldir, birkaç dakika içinde geçer. DOĞUMUN 3. EVRESİ Bebeğin doğmasından sonra plasentanın doğmasına kadar geçen süredir (30 ile 45 dakika). Plasenta çıktıktan sonra tam olup olmadığı kontrol edilir. Rahim içinde plasenta parçası kalırsa kanama ve enfeksiyona sebep olur. Kesi yapılmışsa dikişi yapılır. Genellikle anneler bu evrede büyük bir rahatlık, mutluluk ve yorgunluk hissederler. Daha sonra annenin temizliği ve kanama kontrolü yapılır ve odasına çıkarılır. İlk birkaç saat kanama kontrolü, tansiyonu, nabzı ve diğer bulgularına bakılır. Bu esnada doğumhanede bebeğini emzirememişse odasında bebeğini sevebilir ve emzirebilir. NORMAL DOĞUM MU SEZERYAN MI? İşte, anne adaylarının karar vermekte, hekimlerinse cevaplandırmakta zorlandığı bir konu. Özellikle son yıllarda anestezi ve cerrahi tekniklerindeki gelişmeler sezeryan doğumu bir altenatif haline getirmiştir. Her iki yöntemin de birbirine göre bazı avantaj ve dezavantajları vardır. Bunları dikkate alarak yapacağınız değerlendirmede, hangisi size daha uygun geliyorsa, o yönde karar vermenizi tavsiye ederim. NORMAL DOĞUM Avantajları: • Doğal olan doğum şekli budur. • İlk doğumlarda biraz zorluk çekilmesine karşın, sonraki doğumlar çok daha kolay olmaktadır. • Doğum sonrasında çok daha kısa sürede toparlar, bebeğinizle ve kendinizle daha rahat ilgilenebilirsiniz. • Anestezi almanız gerekmez. • Hastanede kalış süreniz daha kısadır. • Sezeryana göre daha ekonomiktir. Dezavantajları: • Zamanını tam olarak kestiremezsiniz. Yaklaşık bir aylık bir dönem içinde herhangi bir zamanda doğum olabilir. • %10-15 ihtimalle, sancılar esnasında bebeğin sıkıntıya girmesi ya da doğumun ilerlememesi gibi bazı nedenlerle, normal doğumdan sezeryana dönülmesi gerekebilir. • Özellikle zor, iri ve çok doğum yapan kadınlarda genital organlardaki sarkmadan dolayı, sonraki yıllarda operasyon gerekebilir • Bebeğin doğumu esnasında yapılan epizyo kesisinden dolayı birkaç gün otururken ağrı ve rahatsızlık hissi olur. SEZARYEN Avantajları: • Doğum sancılarını hissetmezsiniz. • Nispeten daha stressiz doğum şeklidir, herşey kısa sürede biter. • Zamanını önceden belirlemek mümkündür. • Genital organlarda sarkma meydana gelmez. Dezavantajları: • Doğum sancılarını hissetmeseniz de, işlemden sonra bir miktar ağrınız olacaktır, çünkü sonuçta bu bir operasyondur. • Bir kez sezeryan olunca, daha sonra normal doğumu deneyemezsiniz. • Yaklaşık 4-5 gün, sürekli olmasa da, yatak istirahatine ihtiyaç duyarsınız. • Normal doğuma göre daha pahalıdır. İşte, bunları dikkate alarak, kendiniz için uygun olan doğum şekline karar verebilirsiniz. Birkaç tavsiyeyi de aklınızda bulundurmanızda yarar var: • Nasıl doğuracağınızı son iki aydan önce düşünmeye başlamayın. Henüz gebeliğin başında nasıl doğuracağınızı düşünmek, sizi gereksiz strese sokar. Ayrıca bazen sizin düşündüğünüzden farklı gelişmeler olabilir. Örneğin, normal doğuma karar vermişken, bebeğinizin ters gelişi nedeniyle, sezeryan olmanız gerekebilir. • Daha önce normal doğum yapmışsanız, bu defa sezeryanla doğumu düşünmeyin. • Karara eşinizi de dahil edin, ama kendi fikrinizi asla ihmal etmeyin. • Normal doğumun en zor yanı ona karar vermektir. • Çok çocuk yapmayı planlıyorsanız (4,5,6 veya 10 gibi :)) ), normal doğumu düşünün. • Hangi doğum şekline karar verirseniz verin, onun sizin için en uygun yol olduğunu düşünün. • En önemlisi; doğum stresine girmeyin. Doğumdan ziyade, doğum sonrasında bebeğinizle geçireceğiniz güzel zamanları hayal edin. Ve benim hastalarıma sık sık söylediğim şu sözü aklınızın bir köşesinde tutun: “Eğer doğum o kadar yaşanılmaz bir olay olsaydı kadınlar sadece bir kez doğurur, bir daha bunu asla denemezlerdi.” SEZERYAN DOĞUM Annenin çeşitli hastalıkları, fetal sıkıntı (distres), bebeğin bir an önce doğurtulmasını gerektiren riskli gebelikler, psikolojik nedenler (annenin doğumdan korkması) sezaryen sebepleri arasında sayılabilir. NORMAL DOĞUM Normal doğum miadına ulaşmış bir bebeğin (37 haftadan büyük ) herhangi bir operatif müdahale olmaksızın vajinal yolla doğmasını anlıyoruz. Eğer vakum ya da forseps doğuma yardımcı olmak amacıyla kullanılmışsa buna müdahaleli doğum denir. Suni sancı verilmesi ve bebeği vajenden çıkışını kolaylaştırmak için epizyotomi dediğimiz kontrollü kesinin yapılması da müdahaleli doğum olarak değerlendirilir. 1. evre, doğum eyleminin başlamasından serviksin tam açıklığa (10 cm) ulaşmasına kadar olan dönemdir. 2. evre, serviksin tam açılmasından bebeğin doğumuna kadar geçen süredir. 3. evre ise, bebeğin doğumundan plasenta ve zarların atılmasına kadar geçen süredir. Genelde doğumun yaklaştığının ilk belirtileri kasılmalar ve halk arasında “nişan gelmesi” olarak anılan durumdur. Rahim ağzı tüm gebelik boyunca sümüksü bir tıkaçla kapalıdır. Bu tıkaç bebeği dış etkenlere karşı korur. Doğum eyleminin başlamasından hemen önce rahim ağzında hafif bir açılma olur ve bu tıkaç kanlı bir akıntı şeklinde vücut dışına atılır. Su kesilmesinin açılması genellikle aktif doğum eylemi başladıktan sonra olur. Ancak, bazen sancılar yani aktif eylem başlamadan da başlayabilir. Bu durumda eğer 6-12 saatte kendiliğinden başlamazsa suni sancıyla başlatmak gerekebilir. Çünkü zarlar enfeksiyondan koruyan bir bariyer görevi de yaparlar. Eğer, kese açıldıktan sonra belli sürede doğum olmazsa vajendeki mikropların enfeksiyon oluşturması riski de vardır. Zaman zaman da doğum doktorları eylemin bir safhasında (rahim ağzı açıklığı 4-5 cm’den fazla ise) su kesesini artifisyel olarak açarlar. Bu yaklaşım, doğumun hızlanmasına yardımcı olur. Doğumun gerçekleşmesinde rol oynayan 3 temel faktör vardır: 1.İtici güçler (rahim kasılmaları ve doğumun 2. evresinde ıkınma) 2.Doğum kanalı (kalça kemiklerinin durumu ve yumuşak dokular) 3.Fetus Bu üç faktör doğumun normal olup olamayacağını belirler. Bunlardan herhangi birindeki anormallik doğumu güçleştirir ve hatta bezen imkansızlaştırır. Pelvis (ya da kalça) kemiklerinin yapısı kişiden kişiye değişebilir. En ideali jinekoid pelvis denen ovoid bir yapıda olmasıdır. Ancak, bu normal yapının varyasyonlarında pelviste darlık söz konusu olabilir. Normal bir pelviste doğum kanalını incelediğimizde girişte kanalın transvers (enine) çapının daha geniş olduğunu görürüz. Bebeğin başının da ön-arka çapı daha uzundur. Dolayısıyla doğum kanalına başın girebilmesi için bebek başının ön-arka çapının annenin doğum kanalı girişinde enine çapa uyması gerekir. Yani, bebeğin başı annenin sağ veya sol yanına bakacak şekilde yatay ya da hafif oblik (verev) olarak pelvise girer. Doğum kanalının çıkışında ise pelvisin ön-arka çapları daha uzundur. Bunun sonucunda doğumun olabilmesi için bebek doğum kanalında ilerlerken bir yandan da burgu hareketi ile başın en uzun olan ön-arka çapını pelvis çıkımının ön-arka çapına uydurması gerekir. Normalde, çıkıma geldiğinde başın arkası annenin ön tarafında olmalıdır. Bu durumda çıkıma gelen bebek rahmin kasılmaları ve annenin ıkınması ile başını geriye doğru atarak çıkımdan kurtulur. Baş çıktıktan sonra en geniş kısım olan omuzların çıkması için omuzlar da ön-arka çapa döner ve omuzlar doktorun da yapacağı manevralarla doğurtulur. Vücudun geri kalan kısmı çoğunlukla sorunsuz doğar.
Ikınma hareketi rahim ağzı tam açılmadan hiç bir zaman yapılmamalıdır. Suni sancı nedir, ne zaman verilir? Oksitosin dışında su kesesinin doktor tarafından açılması da (amniyotomi) doğumun başlatılması ve eyleme yardım amacıyla kullanılır. Oksitosin, insan vücudunda yapılan bir hormondur ve birçok etkisi dışında en önemli fonksiyonu doğum sırasında rahimde kasılmaları sağlamaktır. Yanlış bir kanaat olarak suni sancının normal yolla başlayan sancılardan daha farklı olduğu düşünülür. Ancak, esasında mekanizma yetersiz olan doğal bir maddenin sentetik eşdeğerinin dışarıdan verilmesidir. Suni sancı esasen doğal bir hormonun kullanılmasıdır ancak kullanımı sırasında belirli riskler vardır. En önemli risk, kontrolsüz veya aşırı oksitosin verilmesine bağlı rahmin aşırı kasılması ve arada olması gereken gevşeme periyotlarının olmamasıdır. Bu durum, fetusa plasentadan kan akışını engelleyeceğinden risklidir. Bu nedenle, suni sancı verilirken doktor ve hemşirelerin yakın kontrolünde uygulanması gerekir. Ayrıca, oksitosin verilmesi planlanan hastada baş-pelvis uygunsuzluğu ya da anormal geliş şekli gibi normal doğuma engel bir durumun olmaması gereklidir.
Nişan, kasılmalarla birlikte olan sancı ve/veya suyun gelmesi bize doğum eyleminin başladığını gösterir. Bu üç belirti sıra ile değildir. Her kadında ve bir kadının her doğumunda farklı sıralarla görülebilir. Suyun gelmesi: Bebeği koruyan su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle yırtılabilir. Bu nedenle amniyon suyu rahimden dışarı akar.Su kesesi üst bölgeden ve sıyrık şeklinde yırtılmışsa amniyon suyu sızıntı şeklinde akabilir. Bu nedenle gebeler idrar kaçırdıklarını ya da akıntı nedeniyle ıslaklık olduğunu düşünebilirler. Amniyon sıvı akıntı gibi koyu, kıvamlı değil, su gibi akışkandır. Rengi açık sarı ya da ıhlamur çayı gibidir. çamaşırda akıntı gibi tabaka bırakmaz. Bu nedenle aksırma, öksürme gibi nedenle olan idrar kaçırmaya benzemez. Ayrıca kendine has bir kokusu da vardır. Bu farklılıkları dikkate alarak ıslaklığın kesenin açılmasıyla ilgili olup olmadığı gebe tarafından ayırt edilir. Amniyon kesesi yırtıldıktan sonra bebeğin ve anne rahminin mikrop alması kolaylaşır. O nedenle su geldiğinde ya da şüphe edildiğinde hemen hastaneye gitmek gereklidir. Bazen kadınlar su gelse bile ağrılar başlamadı diye hastaneye gitmeyi geciktirirler. Bu durum anne ve bebeğin mikroplarla bulaşan bazı hastalıkları kapmasına neden olabilir.Doğumdan önce su keseleri yırtılan gebe kadınların çoğunluğu 12 saat içinde ilk kasılmaları hissederler; kalanların çoğu bunları 24 saat içinde hisseder. Bununla birlikte yaklaşık 10 kadından birinde doğumun başlaması daha uzun sürer. Zaman geçtikçe yırtılmış amniyon kesesinden bebek ve/veya annenin enfeksiyon kapma riski artacağı için çoğu hekim kese yırtıldıktan sonra eğer beklenen tarih yakınsa 24 saat içinde oksitosinle doğumu başlatır, az sayıda hekim 6 saat içinde başlatmayı yeğler. Son çalışmalar bu noktaya gelmiş bir gebelikte doğumu başlatmak için 24 saatten fazla beklemenin yararı olmadığını, tersine zararı olduğunu gösteriyor. Vajinanızdan sızıntı veya akıntı geliyorsa hekiminizi veya ebenizi arayın. Bu arada enfeksiyondan korumak için vajina bölgesini olabildiğince temiz tutun; banyo yapmayın veya cinsel ilişkiye girmeyin; amniyon sıvısını emmesi için ped kullanın (tampon değil); kendi kendinizi içeriden muayene etmeye kalkışmayın; tuvalette önden arkaya doğru temizlenin. Nadiren, bebeğin gelen parçası henüz pelvise yerleşmediğinde ve keseler erken yırtıldığında (en sık olarak bebeğin prematüre veya makat gelişi olduğu durumlarda) göbek bağı “kendi üstüne katlanır” rahim boynuna doğru itilir hatta amniyon sıvısının akmasıyla vajinaya bile inebilir. Vajinanızın çıkışında göbek bağı görebiliyorsanız veya vajinanızın içinde bir şey varmış gibi hissediyorsanız hemen hastaneye gidin. Ağrı: Doğumun başladığını gösteren bir diğer belirti de karında sertleşme ile birlikte ağrının hissedilmesidir. Başlangıçta hafif olan, kısa süren ve seyrek olan bu ağrılar gittikçe daha uzun, şiddetli ve sık hale gelir. İlk kez anne olacak çoğu kadın (bunlarda doğum sancıları genellikle yavaş başlar ve kasılmalar kademeli olarak artar) güvenle ilk birkaç saati evinde geçirebilir. Ancak kasılmalarınız, çok güçlü başladıysa -en az 45 saniye süren ve 5 dakikadan daha sık gelen kasılmalar- ve/veya daha önce doğurmuşsanız ilk birkaç saat sancıların tamamı olabilir. Büyük olasılıkla doğumun ilk evresi sancısız geçmiştir ve rahim ağzınız bu sürede yeterince genişlemiştir. Hekiminizi aramamak -ve son dakikada hastaneye yetişmeye çalışmayı göze almak- şu an telefon etmekten daha kötü sonuçlar doğurabilir. Bununla birlikte, ardışık birkaç kasılmayı saymış olmanız iyi olacaktır. Kasılmaları bildirirken sıklıkları süreleri ve güçleri konusunda emin olun. Sakin bir ses tonuyla konuşmak adına rahatsızlığınızı belli etmekten kaçınmayın. (Hekiminiz kasılma sırasında konuşmakta olan bir kadının sesinden doğumun hangi aşamada olduğunu anlama konusunda deneyimli olacaktır.) Eğer siz hazır olduğunuzu hissediyorsanız, ancak hekiminiz aynı fikirde değilse, “bekle” yanıtıyla tatmin olmayın. Hastaneye gidip kontrol yaptırmak istediğinizi söyleyin. “Her ihtimale” karşı bavulunuzu yanınıza alabilirsiniz, ancak rahim ağzınız açılmaya yeni başlamışsa eve dönmeye de hazırlıklı olun. Doğum sancıları başladığında hemen hastaneye gitmeniz gerekmez. Ancak sancılar yaklaşık 4-5 dakikada bir geliyorsa hastanede olmanız gerekir. Bazen gerçek doğum ağrılarını taklit eden yalancı doğum ağrıları gebe kadını ve eşini telaşlandırır ve hastaneye gitmesine neden olur. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ağrıların gerçek mi, yalancı mı olduğunu ayırt etmek için izlemek ve bazı farklılıkları gözlemek gerekir. Yalancı doğum ağrıları: Düzenlidir Evde yapılabilecekler: Ağrılar başladığında bir şey yenilmemelidir. Yemek yemek ya da Fazla miktarda sıvı almak kusmaya yol açabilir. ERKEN DOĞUM SEBEPLERİ Erken doğum son adet tarihinden sonra 37. haftaya kadar olan doğumları kapsıyor.- Tek çocuk bekleyenlerde yüzde 10 oranında görülürken ikiz hamileliklerde bu oran artıyor. 17 yaşın altı ve 35 yaş üstü anne adayları da erken doğum riski ile karşı karşıya. KİMLER RİSK ALTINDA?
ERKEK DOĞUM KONTROL HAPLARI Ayrıca bu reseptörü devre dışı bırakan değil, uyaran bir maddenin bulunması da sperm sayısını artırmaya yardımcı olarak erkek kısırlığının tedavisine yeni bir yol açacak gibi görünüyor. Şu anda bu yöntem yalnızca bir teoriden ibaret. Sorun, reseptörün yapısının tümüyle anlaşılması sonrası, bu reseptörü bağlayıp devre dışı bırakacak maddenin bulunmasında. Bu madde de bulunduğunda erkek doğum kontrol hapları bir hayal olmaktan çıkacak. DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ Bu yöntemler, gebeliği önlemekten daha çok gebeliğin meydan gelmesi için kullanılır. Çünkü gebeliği önleme oranı yüksek değildir. Ancak, gebe kalınması ve bebeğin dünyaya gelmesi sorun olmayacak çiftler tarafından da gebeliği önlenme amacı ile kullanılabilir. Doğal aile planlaması yöntemleri şunlardır ( yöntemler hakkında sadece kısa bilgi verilmiştir. Bu bilgilerle bu yöntemlerin uygulanması mümkün değildir): 1. Takvim yöntemi Düzenli adetleri olan kadınlarda kaba bir hesaplama ile yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmini olarak hesaplanır. Bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmez. Gebe kalma olasılığı yüksektir. 2. Bazal vücut ısısı yöntemi Düzenli olarak her sabah vücut ısısı ölçülerek yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmin edilir. Gebe kalma olasılığı yüksektir. 3. Servikal palpasyon yöntemi Düzenli olarak her gün kadın elini vajenin içine sokarak rahim ağzına dokunur. Rahim ağzında meydan gelen değişikliklere göre yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmin edilir. Bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmez. Gebe kalma olasılığı yüksektir. 4. Servikal mukus yöntemi Düzenli olarak her gün kadın elini vajenin içine sokarak salgılanan sıvısını kontrol eder. Sıvıda meydana gelen değişikliklere göre yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmin edilir. Bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmez. Gebe kalma olasılığı yüksektir. 5. Semptotermal yöntem Kadının hem vücut ısısını ölçmesi hem de vajendeki salgılanan sıvıları veya rahim ağzını kontrol ederek meydan gelen değişikliklere göre yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmin etmeye çalışmasıdır. Bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmez. Gebe kalma olasılığı yüksektir. VAJİNAL DUŞ Vajinal duş, vajinal akıntı ya da diğer maddeleri temizlemek için vajina içini basınçlı su ya da başka bir sıvı ile yıkamak anlamına gelir. Vajinal duş için kullanılan çeşitli parfümlü materyal ya da ilaç da mevcuttur. Birçok kadın cinsel ilişkiden sonra vajeni su ile yıkamanın gebeliği önlediğine inanır. Bu tamamen etkisiz bir yöntemdir, çünkü erkeğin boşalması sırasında, spermler birkaç saniye içinde rahme geçebilirler. Gebelikten korunmak amacıyla asla kullanılmamalıdır. Adet kanaması sonrası vajinada kalan kanı temizlemek için ve cinsel ilişki sonrası hamile kalmamak ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korunmak için ,vajinal kokuları azaltmak için vajinal duş kullanılır. Vajina bölgesinde kötü koku olan kadınlar mutlaka doktora başvurmalıdırlar. Vajinal duş durumu düzeltmek yerine daha da kötüleşmesine neden olur.Kronik vajinal mantar enfeksiyonu, ya da kronik bakteriyel enfeksiyon varlığında tıbbi olarak içerisinde bazı özel solüsyonlar ile vajinal temizlik önerebilirler. Bu amaçla yapılacak olan vajinal duş yalnızca doktorunuzun önerisiyle ve onun reçete edeceği solüsyonlar ile yapılmalıdır. Acil Durumlar Gebelik istenmediği halde korunmasız cinsel ilişki (tecavüz gibi durumlar dahil olmak üzere) meydana gelmişse ya da gebeliği önleyici yöntemlerin yanlış kullanılması durumlarında (örneğin, kondomun doğru zamanda takılmaması veya yırtılması gibi) bir sağlık kuruluşuna ilk 72 saatte başvurulursa gebelik engellenebilir. SPİRAL (RİA) Rahim İçi Araç (Spiral) Olumlu Yönleri • Gebeliği önlemede etkili bir yöntemdir (%99) Olumsuz Yönleri • Özellikle, ilk 3 ayda adet günü sayısını ve kanama miktarını 2 katına kadar arttırabilir. Bu durum, daha sonra normale döner.
Kullanılmaması Gereken Durumlar • Son 3 ay içinde veya halen rahim ağzında, rahimde veya tüplerinde iltihap/yara olan kişilere uygulanamaz.
Spiral (RİA) yada halk arasında yaygın şekilde kullanılan adıyla rahim içi araç tüm dünyada en fazla tercih edilen geri dönüşümlü doğum kontrol yöntemidir. SPERM ÖLDÜRÜCÜLER Fitil, köpük, tablet ve sperm öldürücüler PREZERVATİF Poliüretan veya latex prezervatif erkek cinsel organını kaplar ve spermi toplar. Bu sayede spermin kadın vajinasına girmesini önler. Olumlu Yönleri KADINDA TÜPLERİN BAĞLANMASI Sterilizasyon (tüplerin bağlanması) KADIN PREZERVATİFİ İnce poliüretan malzemeden yapılmış kadın prezervatifinin görünümü iki ucu esnek halkalardan oluşan çorap gibidir. Sondaki halka kılıfı tutar ve vajinanın arkasında yer alır; ön halka ise vajinanın dışında kalır. Kılıf tüm spermi toplar ve vajinaya girmesini önler.Dış halka cinsel ilişki sırasında vajinanın içinde bulunur; penisin prezervatifin kenarlarına kaymamasına dikkat edilmelidir. İlk kullanımı zor gelebilir; İlişki sonrası kalkmadan önce meninin sızma yapmasını önlemek için doğru çıkarılmalıdır.Doğru ve düzenli kullanılan kadın prezervatifi HİV virüsünün ve en yaygın olan STD’lerin bulaşma riskini en aza indirir; reçetesiz alabilirsiniz. Eğer sizin ya da partnerinizin latex’e alerjisi varsa, polüretan prezervatif bunun için iyi bir alternatiftir.Normal kullanımda bir yılda 100 kadından 21′i hamile kalmakta; hatasız kullanımda bir yılda 100 kadından 5′i hamile kalmaktadır. Ertesi gün hapı doğum kontrol yöntemi değildir. Korumasız cinsel ilişkiden sonra, sürdürülmesi kesinlikle istenmeyen gebeliklerin, döllenmiş yumurtanın rahim yüzeyine yerleşmesinden önce önlenmesidir. Korunmadan girilen cinsel ilişki sonrasında olabilecek istenmeyen gebeliği, ilişkiden sonraki 72 saat içerisinde alacağınız “Ertesi gün hapı” ile önleyebilirsiniz. Reçete ile satılan bu hapların fazla beklenmeden alınması gereklidir. Çünkü haplar ne kadar erken alınırsa, etkisi o kadar fazla olur. “Ertesi gün hapı”, levonorgestrel hormonu (bir gestajen türü) içeren iki tabletten oluşur. Son derece etkili olan bu hapın neredeyse hiçbir yan etkisi yoktur.“Ertesi gün hapı” zamanında alındığında güvenilirlik oranı son derece yüksektir ve yaklaşık on vakanın dokuzunda istenmeyen gebeliği önler. “Ertesi gün hapı” ne kadar erken alınırsa, etkisi o kadar fazla olacaktır.“Ertesi gün hapı”, düzenli korunma yolu olarak kullanıma uygun değildir. Nedeni: Doğum kontrol hapı ve spiral gibi korunma yöntemlerinin etkisi daha fazladır, kısa süre içerisinde sık sık alındığı takdirde “ertesi gün hapı”nın etkisi azalmaktadır, uzun süreli kullanımda yan etkisi diğer doğum kontrol araçlarına oranla daha fazladır ve “ertesi gün hapı” diğer doğum kontrol araçlarından daha pahalıdır. Halk arasında bu yöntem “çekilme, “dikkatli olma”, dışarı boşama” gibi pek çok isim verilmiştir. Cinsel ilişki sırasında, erkeğin cinsel organının boşalmadan (meninin gelmesi) önce vajenden çıkarılarak meninin vajen dışına boşaltılmasına dayanan bir yöntemdir. Başarı oranı %25’dir. Bu yöntemi kullanırken sıklıkla yapılan hata, spermlerin yalnızca ejakulasyon sıvısında (yani meni sıvısında) bulunduğunun sanılmasıdır. Halbuki ejakülasyon öncesi dönemde penisten dışarı salınan az miktardaki şeffaf ve kaygan sıvıda da spermler az miktarda da olsa bulunmaktadırlar. Bazı durumlarda bu az sayıda spermler bile gebeliği başlatmak için yeterli olabilmektedir. DOĞUM KONTROL HAPLARI Doğum kontrol hapları, normalde kadın vücudunda bulunan dişilik hormonlarını içeren ve kullanıldığı sürece gebeliği önleyen, etkili, kullanımı kolay ilaçlardır. Doğru kullanıldıklarında, doğum kontrol haplarının etkinliği yüzde 99.9’dur. Bu da, hamile kalma olasılığının hemen hemen hiç olmaması demektir. Doğum kontrol hapları son derece etkili, kullanımı kolay, etki ve yan etkileri çok iyi incelenmiş ilaçlardır. Doğum kontrol hapları, adet öncesi gerginlik ve ağrılı adet şikayetlerini azaltır, adet kanamaları miktarca daha az, daha kısa ve düzenli hale gelir, bunun sonucu olarak, demir eksikliğine bağlı kansızlık gelişme sıklığı azalır. Ayrıca, doğum kontrol hapları, dış gebelik gelişme sıklığını, yumurtalıklarda ve memede kist oluşumunu, rahim ve yumurtalık kanseri risklerini azaltır. Çoğu kez sivilcelerde düzelme görülür. Osteoporoz denen kemik erimesi riskini azaltır. Romatoid artriti azaltır. Yan etkileri Hap kullanımı sırasında olabilecek yan etkiler nelerdir, hangi durumlar beni rahatsız edebilir? Hap kullanımı ile ilk üç ayda oluşan yan etkiler bulantı, kusma, baş dönmesi, başağrısı, ara kanaması, memelerde duyarlılık ve vücutta şişkinlik hissidir. Bu yan etkiler geçicidir, üç dört ay içinde hafifleyerek kaybolmaları beklenir. Bu gibi durumlarda, hapı bırakmak yerine doktorunuza danışmak en iyi çözümdür. Hap kullanırken doktora danışmam gereken durumlar nelerdir? Şiddetli karın ağrısı, uyluk ya da bacak ağrısı olduğunda; şiddetli göğüs ağrısı veya nefes darlığı geliştiğinde; şiddetli başağrısı, ani görme kaybı ya da bulanık görme veya konuşma bozukluğu ortaya çıktığında, gebelik şüphesinde ya da depresyon, sarılık veya memede kitle geliştiğinde hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Nasıl kullanmalıyım? Doğum kontrol hapı kullanmaya karar verdim, nasıl başlamalıyım? Hiç hap kullanmadıysanız ya da birkaç ay ara verdiyseniz, adet kanamanızı beklemeniz ve adet kanamasının ilk günü paketin ilk hapını almanız gerekir. Doğum kontrol hapı kullanmaya başladım, nasıl devam etmeliyim? Her gün bir tablet alarak paketi bitirmeli ve yedi gün hap kullanmaya ara vermelisiniz. Hap almadığınız bu dönemde adetiniz başlayacaktır. Adet görmeyebilirsiniz, hapı düzenli kullandığınızdan eminseniz telaşlanmayın. Adet kanamanız nasıl olursa olsun bir sonraki kutuya yedi günlük aranın sonunda başlamalısınız. Hap almayı unuttuğum zamanlarda ne yapmamı önerirsiniz? Hapı unuttuğunuzu farkettiğinizde hemen bir tablet almanız gerekir. 12 saatten daha fazla gecikme yoksa koruyuculuk devam edeceğinden problem yok demektir. Ancak hapı unuttuğunuzu 12 saatten daha sonra fark ettiyseniz unutulan hapı hatırladığınız an yutmalı, o günün hapını da normal zamanında almalısınız. Bu durumda koruyuculuk tam olmayacağından bir sonraki adet kanamasına dek ek doğum kontrol önlemi uygulamalısınız. Zaman zaman hap kullanmayı bırakmalı mıyım? Hayır, tıbbi nedenler olmadıkça ara vermeniz gerekmez. Peki ya kimlerin doğum kontrol haplarını kullanmaları sakıncalıdır? Gebeler ya da gebelik şüphesi olanlar; kalp damar sistemine ve beyin damarlarına ait hastalığı bulunanlar; damarın pıhtı ile tıkandığı hastalığı aktif olarak geçirmekte olanlar ile daha önce geçirmiş olanlar; aktif karaciğer hastalığı bulunanlar; kadın organlarına ait kanser veya meme kanseri bulunanlar doğum kontrol haplarını kullanmamalıdır. Özel durumlarda doğum kontrol haplarının kullanımı Yakında evlenecek kişiler doğum kontrol haplarını nasıl kullanmalıdır? Doğum kontrol yöntemi olarak hap kullanmayı planlıyorsanız, evlenmeden en az bir ay önceki adetinizin ilk günü hap almaya başlamalısınız. Kusma ve ishal durumlarında ne yapılması gerekir? Hapı aldıktan sonraki 3-4 saat içindeki kusmalar ve ciddi ishaller hapın emilimini önlediği için koruyucu etkinliğini azaltabilir. Bu durumda son tableti başka bir kutudan tamamlayıp diğer tabletleri zamanında alarak devam etmelisiniz. 12 saatten çok süren kusma ve ishal durumlarında doktorunuza danışmalısınız. Doğum sonrası ve süt verme döneminde hap kullanımı nasıl olmalıdır? Çocuğunuzu emziriyorsanız hap kullanmayı bebek altı aylık oluncaya dek ertelemelisiniz. Emzirmiyorsanız doğumdan sonraki ilk adet kanamasının birinci günü doktorunuza danışarak hap kullanmaya başlayabilirsiniz. Düşük ve kürtajlardan sonra hap kullanmaya nasıl başlanmalıdır? Gebeliğin üçüncü ayından önceki düşük ve kürtajlarda tıbbi bir engel yoksa doktorunuza danışarak hemen hapa başlanabilir. Gebe kalmaya karar verdiğimde ne yapmalıyım? Kullandığınız paketi sonuna kadar tamamlayıp hap almayı bırakmanız yeterlidir. Hamile kalma yeteneğinizi hemen kazanırsınız. Doğum kontrol hapı kullanırken sigara içebilir miyim? Sigara kalp hastalıkları için bir risk faktörüdür. 35 yaşından sonra hapa devam edilecekse sigaranın bırakılması önerilir. Merak ettikleriniz Haplar kilo almaya neden olur mu? Özellikle düşük miktarlarda hormon içeren hapların kiloda değişikliğe neden olmadığı saptanmıştır. Doğum kontrol haplarının sivilceye olan etkisi nasıldır? Yapılan araştırmalar doğum kontrol haplarının çoğu kez sivilceyi olumlu yönde etkilediğini belirtmektedir. Doğum kontrol hapları adet kanamamı etkiler mi? Hap kullanımı sırasında görülen adet kanaması normale göre daha hafif ve daha kısa sürelidir. Hap kullanırken ara kanamalar olağan mıdır? Evet. Hapı ilk kullandığınız zamanlarda normal adet kanaması dışında lekelenme tarzında ya da daha şiddetli düzensiz kanamalar görülebilir. Hapı normal olarak almaya devam etmek gerekir. Bu kanamalar 3-4 ay sonra kaybolur. Eğer devam ederse doktorunuza danışmanız gerekir. Hap kanser riskini arttırır mı? Hayır. Tersine hap kullanan kadınlarda yumurtalık ve rahim kanserinde yüzde 50 ila 60 oranında azalma olduğu ve hap kullanımına son verilse bile bu etkinin onbeş yıl boyunca devam ettiği saptanmıştır. Ayrıca yaşamlarının herhangi bir döneminde hap kullanmış kadınlarda kalınbarsak kanserine de daha az oranda rastlandığı bulunmuştur. Hap kısırlığa neden olur mu? Hayır, hap kısırlığa neden olmaz. Hap kullanmayı bıraktığınızda hamile kalmanız mümkündür. Hap kalp hastalıklarına neden olur mu? Hap ile kalp ve damar hastalıkları arasındaki ilişki değişik hormonların dozuna ve cinsine bağlıdır. Günümüzde kullanılan düşük dozlu doğum kontrol hapları ile bu risk en aza indirilmiştir. Bu tür hastalıklara eğiliminiz varsa doktora danışmanız gerekir. DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ Cilt altı kapsülleri Cilt altı kapsülleri etkili, uzun süreli ve geri dönüşümlü bir doğum kontrol yöntemidir. Yapay hormon içeren yumuşak silikondan yapılmış altı ince ve esnek kapsül kadının üst kolunun iç kısmında derinin hemen altında küçük cerrahi bir girişimle yerleştirilir ve vücuda yavaş yavaş hormon salgılar. İçinde prefesteron hormonu ovülasyonu (yumurtlama) baskılayarak ve servikal mukusu, sperm geçişini engelleyecek biçimde kalınlaştırıp azaltarak gebeliği önler. En etkili doğum kontrol yöntemlerinden biridir . Karaciğer hastalığı damarda pıhtılaşması olanlarda meme kanserinde kullanılmaz. DOĞUM KONTROL İĞNESİ İğneler, hormon içerir. Her ay ve 3 ayda bir yapılan iki türü vardır. Yapıldıktan sonra kana yavaş yavaş hormon salınır. Hapa benzer şekilde yumurtanın oluşumunu engeller. Ayrıca rahim ağzındaki salgıları kalınlaştırarak spermin geçip rahme ulaşmasını önler. Daha önce hiç gebe kalmamış kadınlar da rahatlıkla kullanabilir. Olumlu Yönleri • Gebeliği önlemede etkili bir yöntemdir (%99) Olumsuz Yönleri • Bırakıldığında doğurganlığın dönüşü 6-9 ay gecikebilir. Nasıl Kullanılır? • Adet kanamanızın ilk günü (ya da ilk 5 gün içinde) enjeksiyon koldan veya kalçadan yapılır. Gebe kalmak istediğiniz döneme kadar hiç ara vermeden (hatta yıllar boyunca) iğneleri kullanabilirsiniz. Kullanılmaması Gereken Durumlar • Adetleri düzensiz olanlar (düzensizliğin nedeni belirleninceye kadar) DOĞUM KONTROLÜ HAKKINDA YANLIŞ BİLİNENLER İğneler, hormon içerir. Her ay ve 3 ayda bir yapılan iki türü vardır. Yapıldıktan sonra kana yavaş yavaş hormon salınır. Hapa benzer şekilde yumurtanın oluşumunu engeller. Ayrıca rahim ağzındaki salgıları kalınlaştırarak spermin geçip rahme ulaşmasını önler. Daha önce hiç gebe kalmamış kadınlar da rahatlıkla kullanabilir. Olumlu Yönleri • Gebeliği önlemede etkili bir yöntemdir (%99) Olumsuz Yönleri • Bırakıldığında doğurganlığın dönüşü 6-9 ay gecikebilir. Nasıl Kullanılır? • Adet kanamanızın ilk günü (ya da ilk 5 gün içinde) enjeksiyon koldan veya kalçadan yapılır. Gebe kalmak istediğiniz döneme kadar hiç ara vermeden (hatta yıllar boyunca) iğneleri kullanabilirsiniz. Kullanılmaması Gereken Durumlar • Adetleri düzensiz olanlar (düzensizliğin nedeni belirleninceye kadar)
|